JP Morgan Securities İdare Konseyi Lideri Sir Windfried Bischoff, Türkiye’nin önünde 4 yıllık seçimsiz bir periyot olacağını, bu devirde memleketler arası yatırımlar ve yabancı sermayenin ülkeye ilgi göstereceğini, izlenecek olan iktisat siyasetlerinin açık bir formda ülkedeki yatırım iklimini etkileyeceğini söyledi.
Bischoff, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD ve Çin ortasında devam eden ticaret savaşlarının G20 toplantısı sonrası çok da tasa verici halde sonuçlanmayacağını söz ederek, ABD ve Çin’in hala ticareti sürdürdüğünü, iki ekonomik devin mevzuya daha makro düzeyde baktığını ve bu uyuşmazlığın bitmesinin iki ülkenin de yararına olacağını belirtti.
Ticaret savaşlarının ne vakit ve nasıl şekilleneceğine dair bilinmezliklerin kelam konusu olduğuna işaret eden Bischoff, “İki ülkenin de ortak bir yol bulabilmesi ne vakit gerçekleşir, şu an için kestirim edilemiyor. 3 yıldır devam eden ticaret savaşlarında birinci göz kırpanın öteki tarafa karşı bir kademe geride kaldığını söyleyebiliriz. Şimdiye kadar görünen o ki Çin, birinci gözü kırpan tarafta yer alıyor.” sözlerini kullandı.
– “Küresel piyasalarda likidite fazlalığı var ve faiz oranları çok düşük seviyede”
Sir Windfried Bischoff, global piyasalarda likidite fazlalığı olduğunu ve faiz oranlarının çok düşük düzeyde seyrettiğini aktararak, “Bankalar, sigorta şirketleri, tasarruf sahipleri ve emeklilik fonları bu düşük faiz oranlarından etkileniyor. Faizlerin kullanımı çok fazla bir zahmete sebebiyet vermiyor ama uzun periyotta çeşitli öbür sorunlara neden olabilir.” diye konuştu.
Türkiye’nin önünde 4 yıllık seçimsiz bir devir olacağını, bu devirde milletlerarası yatırımlar ve yabancı sermayenin ülkeye istek göstereceğini belirten Bischoff, şunları kaydetti:
“Ekonomi siyasetleri açık bir biçimde ülkedeki yatırım iklimini etkileyecektir. Ancak günün sonunda elimizde fırsat olarak değerlendirebileceğimiz şey yatırımların kendisidir, siyaset değildir. Siyaset natürel ki değerlidir lakin yatırımlar ve yatırım iklimi kadar değildir. Siyaset; yatırım yapıldığında karşılığının alınıp alınamayacağına yönelik kaygıları, emekçi ve patron ortasındaki problemleri giderebilecek noktada durmalıdır.”
AA
